Şimdi bir şey diyeyim mi? İlk başta bu oyunun ismi hafiften tırstırıyor insanı. “Book of Fallen” ha… düşmüşlerin kitabı… Aman diyeyim. Ama sonra bi cesaret, Slotter ’ı açtım, oyunu yükledim. Ve o an itibariyle ben düştüm kitaba. Evet kardeşim, düşen ben oldum. Ama düşüş güzeldi.
Teması Mısır… Ama öyle bildiğin eski tarih derslerindeki Mısır değil. Bayağı entrika, gizem ve bol bol altın. Görsel şov desen var, sesler desen kalbini ritme sokuyor. Oyunun baş kahramanı John Hunter zaten tek başına film gibi. Adam Indiana Jones’un slot halini yaşıyor.
Scatter, Wild, Kitap ve O Meşhur Bonus
Şimdi dostlar, olay şu: oyunun merkezinde kitap var. Ama bu kitap bildiğin kitap değil. Hem Scatter, hem Wild görevi görüyor. Dedim ya altın haritası gibi… Üç tane denk gelsin yeter, sonrası zaten çılgınlık.
Bonus oyunu açıldığı an gözün büyüyor. Çünkü sana seçim hakkı veriyor. “Al bir sembol seç, sonra bol şans” diyor. Ve sen başlıyorsun dualara. “Aman yüksek değerli gelsin, aman çoğalsın, haydi bakalım…” derken, spin’ler dönüyor, ekran titriyor.
Bir de şu var: genişleyen semboller! Onlar var ya… ekranı doldurduğu an “tamam lan bu sefer oldu” diyorsun. Hele ki seçtiğin sembol bir de yüksek kazançlıysa… o zaman seni kimse tutamaz.
Slotter’da Oynamak Ayrı Bir Keyif
Oyunun hakkını verelim ama Slotter’ın da payını es geçmeyelim. Çünkü bu oyunu böyle pürüzsüz, hızlı, mis gibi bir ortamda oynamak şart. Slotter’da tık diye açılıyor, tık diye dönüyor. E daha ne olsun?
Bir de şu güzellik var: kullanıcı dostu arayüz. Karmaşık menüler, üç saat ayar arama derdi yok. Oyuna giriyorsun, kitabı açıyorsun ve serüven başlıyor. Mısır’ın kalbine gidiyorsun adeta.
Book of Fallen, hem yeni başlayanları hem slot veteranlarını cezbeden bir yapıda. Basit ama sürükleyici. Karmaşık değil ama gizemli. Yani tam kıvamında.